8 Ocak 2018 Pazartesi

DP’nin 72. kuruluş yıl dönümü, Nazilli’de kutlandı Adnan Menderes Demokrasi Platformu tarafından Demokrat Parti’nin (DP) 72. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla, "Beyaz İhtilal’den Sessiz Devrim’e” isimli panel düzenlendi.

DP’nin 72. kuruluş yıl dönümü, Nazilli’de kutlandı 

Adnan Menderes Demokrasi Platformu Yönetim Kurulu Başkanı: "Ahmet Şerif BAYINDIR" tarafından Demokrat Parti’nin (DP) 72. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla, Aydın İli'nin, NAZİLLİ İlçesinde "Beyaz İhtilal’den Sessiz Devrim’e” isimli bir panel düzenlendi.

DP’nin 72. kuruluş yıl dönümü, Nazilli’de kutlandı 
  •  07 Ocak 2018, Pazar 18:43
Merhum Başbakan Adnan Menderes ve sonrasında yaşananları anlatan Şebnem Bursalı, Türkiye’de 3 Kasım 2002’de başlayan döneme 'Sessiz Devrim' adını yabancıların verdiğini hatırlattı. Bursalı, “Bu dönemin en önemli yanı, devlet yönetiminde siyasetin ve millet egemenliğinin tam olarak hakim olmasıdır. Vesayet organları kendi alanlarına çekilmiş ve siyaset özgürleştirilmiştir. Menderes’in 27 Mayıs ihtilalinden dolayı sürdüremediğini, Demirel ve Özal’ın başaramadığını, Recep Tayyip Erdoğan ve onun Sessiz Devrimi başarmıştır” dedi.
  Nazilli Belediyesi Mehmet Yüzügüler Kültür Merkezi Nikah Salonu’nda gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak, Türkiye Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Başkanı Şebnem Bursalı katıldı. Paneli, AK Parti Aydın Milletvekili Abdurrahman Öz, AK Parti İl Başkanı Ahmet Ertürk, AK Parti Nazilli İlçe Başkan Adayı Bülent Sayar, eski milletvekilleri Ahmet Rıza Acar ve Ali Gültekin Kılınç, AK Parti Aydın İl Kadın Kolları Başkanı Seda Sarıbaş, AK Parti Nazilli Kadın Kolları Başkanı Ayşin Hittet, daire müdürleri, AK Parti ilçe başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile vatandaşlar izledi.
  Panelin açılış konuşmasını yapan Adnan Menderes Demokrasi Platformu Başkan Ahmet Şerif Bayıdır, Demokrasi Şehidi Adnan Menderes’in 3-5 saatlik uykuyla millete 10 yıl hizmet ettiğini söyledi. Menderes’in idamıyla hem devletin, hem milletin perişan olduğunu kaydeden Bayındır, “Zemheride kalmış memlekete Adnan Menderes baharı getirdi. Bize baharı yaşatan Adnan Menderes’i rahmetle anıyoruz” diye konuştu. Adnan Menderes ile ilgili şiirleri olan Necip Fazıl Kısakürek’in öğrencisi 80 yaşındaki Abdullah Kars, “Zeybeğin ölümü” isimli şiiriyle salondaki davetlilere duygusal anlar yaşattı.
  “BU TOPRAKLARI AK DEVRİMLE BULUŞTURDU”
  Türk siyasi hayatı içerisinde herkesin, bir hikayenin parçası olduğunu vurgulayan Şebnem Bursalı, kendisinin de DP’li Menderes’in memleketinin bir kızı olduğunu söyledi. Aydın topraklarına aşık olduğunu ifade eden Bursalı, “14 Mayıs 1950’de dedelerimin, ninelerimin kendi helal oylarıyla iktidara getirdiği DP’nin doğduğu topraklardayız. Sadece toprağı değil bereketli olan, bu ülkenin geleceğine de yön veren evlatlar yetiştirmiş. Bu memleketin evlatlarını 1950’de AK Devrimle, Beyaz İhtilalle buluşturmuş. Türkiye’de Kürd'üyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle herkes bir büyük bayramı kutlamıştır bu sayede. Ve Türkiye, refahını, huzurunu ortaya koymuştur” dedi.
  “MİLLİ İRADE, DP İLE BÜTÜNLEŞMİŞTİR”
  Cumhuriyet’in aslında şehir elitlerinin üzerine kurulduğunu söyleyen Bursalı, “Ama 1950-1960 döneminden sonra, Atatürk’ün çok arzu ettiği Cumhuriyet ve Demokrasi halk ile bir araya gelmiştir. Yani, milli irade, DP ile bütünleşmiştir. Tek bir Kürt ayaklanması yaşanmamıştır. Tek bir faili meçhul cinayet yaşanmamıştır. Ekonomik büyümenin, dünyaya açılmanın, kişilikli ve şahsiyeti dış politikanın izlenmesi sağlanmıştır. 4 bin traktörlü bir ülke, 44 bin traktöre ulaşmış, sadece demir çelik üretimi 5 kat artmıştı. Gücünü milletten alan bir iktidar olduğu için, silah zoruyla bir entegrasyon değil, rızaya dayalı bir entegrasyonu, modernleşmeyi demokrasi ile gerçekleştiren bir sürecin adıdır bu dönem. Beyaz ihtilal denen dönem” şeklinde konuştu.
  “ERDOĞAN, SESSİZ DEVRİMİ BAŞARDI”
  Türkiye’nin bütün rakamlarının Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte değiştiğini vurgulayarak, kalkınma mücadelesinin kesin bir zafere ulaştığını söyleyen Şebnem Bursalı, “Türkiye her alanda kanatlanmış, özgüven kazanmış, her alanda dünya ile rekabet edebilir hale gelmiştir. Gerçek anlamda bir sessiz devrim yaşanmıştır. Gerileme devirleri kapanmış, yükselme çağı yeniden başlamıştır. Türkiye tarihiyle barışmıştır. Millet, devletiyle barışmıştır. Millet özgürleşmiştir. Ceberut devlet anlayışı sona ermiş, devlet millet için var olan bir hizmet aracına dönmüştür. 15 Temmuz millet darbesi ile birlikte Türkiye artık darbe kanserinden ebediyen kurtulmuştur. Oyunun kuralının demokrasi ve millet İradesi olduğu tescillenmiştir. Vesayet temelli tasfiye edilmiştir. Ülkenin nasıl ve kim tarafından yönetileceğine sadece millet karar vermektedir. Son 17 yılda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, rahmetli Menderes’in, rahmetli Özal’ın, rahmetli Erbakan’ın yapmayı hayal ettiklerini gerçekleştirmek, Sessiz Devrim ile nasip olmuştur” ifadelerini kullandı.
  Adnan Menderes Demokrasi Platformu tarafından panele konuşmacı olarak katılan Türkiye Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Başkanı ve ATV Ankara Temsilcisi Şebnem Bursalı’ya plaket takdim edildi.

Haber Videosu

DEMOKRAT PARTİ’nin 72. kuruluş yıl dönümü "Adnan Menderes Demokrasi Platformu tarafından" Nazilli’de kutlandı

DP'nin kuruluş yıl dönümünde panel

AYDIN'ın Nazilli ilçesinde, Adnan Menderes Demokrasi Platformu tarafından Demokrat Parti'nin (DP) 72. kuruluş yıl dönümü nedeniyle 'Beyaz İhtilalden Sessiz Devrim'e isimli panel düzenlendi.
Adnan Menderes Demokrasi Platformu'nca, Demokrat Parti'nin 72. kuruluş yıl dönümü için Nazilli Belediyesi Mehmet Yüzügüler Kültür Merkezi Nikah Salonu'nda 'Beyaz İhtilalden Sessiz Devrim'e isimli panel yapıldı. Türkiye Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Başkanı ve gazeteci Şebnem Bursalı, panele konuşmacı olarak katıldı.
AK Parti Aydın Milletvekili Abdurrahman Öz, AK Parti İl Başkanı Ahmet Ertürk, AK Parti eski Aydın milletvekilleri Ahmet Rıza Acar ve Ali Gültekin Kılınç, AK Parti Aydın İl Kadın Kolları Başkanı Seda Sarıbaş, AK Parti Nazilli Kadın Kolları Başkanı Ayşin Hittet, AK Parti Nazilli İlçe Başkan Adayı Bülent Sayar, daire müdürleri, AK Parti ilçe başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile vatandaşlar paneli izledi.
Panelin açılış konuşmasını yapan Platform Başkanı Ahmet Şerif Bayıdır, Menderes'in 3-5 saatlik uykuyla millete 10 yıl hizmet ettiğini söyledi. Menderes'in idamıyla hem devletin hem milletin perişan düştüğünü dile getiren Bayındır, "Zemheride kalmış memlekete Adnan Menderes baharı getirdi. Bize baharı yaşatan Adnan Menderes'i rahmetle anıyoruz" dedi.
Gazeteci Şebnem Bursalı ise DP döneminden bahsederek, konuşmasına başladı. Türkiye'nin bütün rakamlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte değiştiğini söyleyen Bursalı, "Türkiye her alanda kanatlanmış, özgüven kazanmış, her alanda dünya ile rekabet edebilir hale gelmiştir. Gerçek anlamda bir sessiz devrim yaşanmıştır. Gerileme devirleri kapanmış, yükselme çağı tekrar başlamıştır. Türkiye tarihiyle barışmıştır. Millet, devletiyle barışmıştır. Millet özgürleşmiştir. Ceberut devlet anlayışı sona ermiş, devlet-millet için var olan bir hizmet aracına dönmüştür. 15 Temmuz ile birlikte Türkiye artık darbe kanserinden ebediyen kurtulmuştur. Oyunun kuralının demokrasi ve millet iradesi olduğu tescillenmiştir. Vesayet temelli tasfiye edilmiştir. Ülkenin nasıl ve kim tarafından yönetileceğine sadece millet karar vermektedir. Son 17 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, rahmetli Menderes'in, rahmetli Özal'ın, rahmetli Erbakan'ın yapmayı hayal ettiklerini gerçekleştirmek, sessiz devrim ile nasip olmuştur" dedi.
Bursalı ayrıca, Türkiye'de 3 Kasım 2002'de başlayan döneme 'Sessiz Devrim' adını yabancıların verdiğini belirtti.
Bahattin ALBAYRAK / NAZİLLİ (Aydın), (DHA)

14 Aralık 2017 Perşembe

BİR DEVRİN HAFIZASI "RASİM CİNİSLİ" 1965 MTTB Genel Başkanı, ADALET PARTİSİ (1969) VE DEMOKRATİK PARTİ (1973) ERZURUM MİLLETVEKİLİ, DYP İSTANBUL İL BAŞKANI (1994)

BİR DEVRİN HAFIZASI 
Rasim CİNİSLİ
Kitap Hakkında
Erzurum'un köklü ailelerinden birinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Genç bir üniversite öğrencisi olarak geldiği İstanbul'da kendini politik bir ortamın içinde buldu. İstanbul Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyken dönemin önemli fikir adamlarıyla tanıştı. 
27 Mayıs yargılamalarına tanıklık etti. Zorlu bir mücadele sonunda MTTB genel başkanı oldu. Kendi deyimiyle "İnançlı genç bir kadronun neleri başarabildiğinin onurlu heyecanını burada yaşadı." Başkanlık dönemi boyunca unutulmaz faaliyetlere imza attı. Gençlik lideri olarak başarıları onu siyasetin içine çekti. Adalet Partisi'nden Erzurum milletvekili seçildi. Süleyman Demirel'e muhalif 41'ler Hareketi içinde yer aldı. Demokratik Parti'nin kurucularından oldu ve 1973 seçimlerinde yeniden parlamentoya girdi. Aktif politikaya uzun bir süre ara verdikten sonra 1990'lı yıllarda Tansu Çiller'in davetiyle DYP İstanbul İl Başkanı oldu. Ancak kısa süre sonra istifa etti.
İlkelerinden taviz vermemesiyle ve son derece dürüst kişiliğiyle politika sahnesinde saygınlık kazanan Rasim Cinisli, yakın tarihimizde bizzat tanıklık ettiği önemli olayları, unutulan veya unutturulmak istenen gerçekleri içeren "bir devrin hafızasını" okurla paylaşıyor.
27 Mayıs'ın arkasında kim ya da kimler vardı? 
Darbeler ülkenin geleceğini nasıl etkiledi?
Milletimizin en kıymetli varlığı gençliğe nasıl kıydılar? 
12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından Cevdet Sunay'ın "derin ve sonu karanlık bir çıkmaz" dediği tehlike neydi? 
"Başarılı olsalardı Türkleri Sibirya'ya süreceklerdi" diyen başbakan kimdi? 
Yurtdışından uzanan ellere kimler kucak açtı? 
Osmanlı Hanedanı'nın Türkiye'ye dönüşüne izin veren yasa hangi koşullarda kabul edildi?
12 Eylül'de Kenan Evren Türkiye'nin elindeki en büyük kozu Yunanistan'a nasıl teslim etti?

Rasim CİNİSLİ, Yazar
Rasim Cinisli, 1939 yılında Erzurum'un Aşkale kazasına bağlı Cinis köyünde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Erzurum'da yaptı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 27 Mayıs 1960 darbesi öncesi ve sonrası öğrenci olaylarının tanığı oldu. 18 Mart 1965'te Bursa'da yapılan Milli Türk Talebe Birliği kongresinde genel başkan seçildi. MTTB Genel Başkanlığı görevi Kasım 1966 tarihine kadar devam etti. 1969 genel seçimlerinde Adalet Partisi listesinden Erzurum milletvekili seçildi. 1971'de kurulan Demokratik Parti'nin kurucuları arasında bulundu ve DP Genel İdari Kurul üyeliği yaptı. 1973 genel seçimlerinde Demokratik Parti'den yine Erzurum milletvekili olarak TBMM'de görev yaptı. 1976 yılında İstanbul'a yerleşti ve siyasi çalışmalarına bir süre ara verdi. 1994’te Tansu Çiller’in davetiyle katıldığı Doğru Yol Partisi’nin İstanbul İl Başkanlığını yaptı. İstifa ettikten sonra aktif siyaseti tamamen bıraktı ve Bir Devrin Hafızası adını verdiği anılarını kaleme aldı.

5 Aralık 2017 Salı

27 MAYIS DAVASI YENİDEN YARGIYA TAŞINDI. (SAMET OCAKOĞLU)

SAMET OCAKOĞLU’NUN
27 MAYIS DARBESİ DAVASI HUKUKİ SÜRECİ KONULU
KAMUOYUNU BİLGİLENDİRME VE BASIN AÇIKLAMASI

27 MAYIS DAVASI YENİDEN YARGIYA TAŞINDI.

Kamuoyunda 27 Mayıs davası olarak bilinen ve hukuki sürecini toplumun vicdan duygusu ile takip ettiği 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin doğrudan mağduru TBMM 11. Dönemi üyesi iken, darbe yaptırımı ile yassıada’ya konmuş merhum Milletvekillerinin tümüne ve  merhum Başvekil Adnan Menderes Hükümeti üyelerine ve yassıada öyküsünün haklarını gasp ettiği şahsiyetlere pilot dava özelliğindeki davam, 27 Mayıs Darbesi muhataplarından babam, 11. Dönem Manisa DP Milletvekili merhum Orhan Ocakoğlu’nun haklarının yargı kararı ile ihyası ve iadesi talebimle  2013 yılında Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde dava edilmişti.

Av. Gökhan Karateke tarafından hukuken temsil edildiğim davamızla eş zamanlı olarak ve aramızda belirlenen  hukuki yöntem sonucu davamıza katılan diğer yol arkadaşlarımızın talepleri ile  aynı içerikte bir diğer dava da Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştı.
2013-2015 yıllarında talebimin idari mahkeme yönünden reddi kararı ile gelişen hukuki süreçte davamız iç hukuk yollarını tüketmişti.

Davada hak sahipleri olarak, taleplerimizi yargıya taşırken konu edilen hukukumuzdan önce ülkemizin tarihine, demokrasi öykümüze ve ülkemizin yarınlarına karşı sorumluluk taşıyan ve öncelikle bu değerlere haklarımızın ihyası vesilesi ile hizmet çabasında olduk. Dava sebebi insanlık suçu işleyerek demokratik rejimimizi darmadağın etmiş ve kendi hukukunu oluşturmuş bir darbe döneminin gasp ettiği anayasal parlamenter haklarını idari mahkemeden talep edebilmemiz mümkün değildi ve akla uygun değildi. Darbe idari bir işlem değildir. Ayrıca davama dair kesinleşmiş mahkeme kararını ve dava dosyası içeriğini incelediğimizde,olup biten sindirilemiyor, geçiştirilemiyor. Ve idari mahkemeye başvuruyu talebimizin kanun yolu ve yetkili mahkemesi olarak kabul etmediğime ve böyle bir hukuki yanılgıya düşmediğime  şükrediyorum.

15 Temmuz Darbe teşebbüsü ve yürülükteki  OHAL süreci öncesinde görülmüş davamız bizler için demokrasi hukukunu, milli irade egemenliğini ve milletvekilliği haklarını ilgilendirmesi yönü ile tarihimizin en önemli davalarındandır. Milli vicdanda mümtaz yer edinmiş mazlum ama mağdur bir öykü adına açılmış davamızı ve haklı taleplerimizi bu halde adli raflara terk etmeye razı olmak mümkün değildir. Yaşayan bilir. Çok zor, yıpratıcı ve külfetli bir süreçtir.

Sonuç olarak anayasal hukuk devletinin kanun yolunu kullanmakla ‘’ Yargılanmanın Yenilenmesi ‘’ ve davamızın adli yargıda muhakeme edilerek talebimizdeki gibi kararı talepli başvurumuz  04.12.2017 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava edilmiştir. Hak vardır, hukuku olmalıdır. Yaşayan bilir. 27 MAYIS DAVASI YENİDEN YARGIYA TAŞINMIŞTIR. Çabamız inşallah musubetten rahmet üretilmesine vesile olmaktır. Namerde düşmüş narı yiğide ve sahibine  iade etmektir. Bu vesile ile bu haklı davadaki yol arkadaşlarıma ve avukatım av. Gökhan Karateke'ye teşekkür ediyorum. 
Saygıdeğer Yazılı ve Görsel Medya kuruluşlarımıza,kamuoyuna ve öyküye aidiyeti olanlara saygı ile duyurulur.

SAMET OCAKOĞLU
27 MAYIS DAVASININ DAVACISI

4 Temmuz 2017 Salı

Hasan Emre OKTAY "Doğruların Gizli Orduları Vardır" diyen; Yıllardır hak, hukuk, adalet, demokrasi ve fazilet mücadelesi veren: Gazeteci, Araştırmacı, Kanaat Önderi, Türk Düşünürü - Çilekeş Yazar,

HASAN EMRE OKTAY Hakkında;
"H. Emre Oktay, 27 Mayıs 1960 darbesinde  13 yaşındaydı. İstanbul Emniyet Müdürü olan babası Faruk Oktay Yassıada'ya götürüldü. Darbe mahkemesinde idamla yargılanacaktı. Sonuçları önceden kararlaştırılmış olan kurgu mahkeme daha başlamadan Faruk Oktay'ın ölüm haberi geldi. Babasının hangi şartlarda öldüğünü, daha doğrusu öldürüldüğünü ortaya çıkarmak için Hasan Emre Oktay uzun yıllar uğraştı, araştırdı.
H. Emre Oktay'ın kitabı, Yassıada ve darbe günlüklerinde yaşananları anlatıyor, büyük babam Celal Bayar, Adnan Menderes tüm DP milletvekillerinin götürüldüğü Yassıada'yı hissederek yazıya dönüştürüyor. Kendisine gönülden teşekkür ediyorum.”
Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali
HASAN EMRE OKTAY
"1947 yılında İstanbul Kalamış'ta doğdu. 13 yaşında iken ailesi ile birlikte, 27 Mayıs 1960 Darbesinin ve destekçilerinin acımasız davranışlarına muhatap oldu. Darbe öncesi İstanbul Emniyet Müdürü olan babası Faruk Oktay Yassıada'da sorgulamalar sırasında öldü???
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü, ICS Fitness and Nutrition Cerification... Ruh sağlığı amaçlı fitness programları organize etti. Ege Seramik AŞ. Paşabahçe Tic. Ltd. gibi şirketlerde çalıştı, bir süre de serbest çalıştıktan sonra 1996 yılında SSK'dan emekli oldu. Bu tarihten itibaren tüm çalışmalarını sosyal psikoloji ve yakın tarihimize yöneltti. 27 Mayıs darbesi ile ilgili anılarını 'Yassıada' adlı kitabında topladı. 27 Mayıs ve Yassıada yaşantısının öykü-belgesel tarzında 'Adnan Menderes Nasıl Öldürüldü' adlı kitabında okuyuculara sundu. 1950-60 DP dönemini ve 27 Mayıs Darbesinin içyüzünü 'Yalanlar Aldananlar ve 27 Mayıs' kitabında irdeledi. Çeşitli dergilerde ve TV yapımlarında DP dönemi, 27 Mayıs, Yassıada ve yakın tarihimize psikolojik açıdan bakan programları yayımlandı. Ayrıca 'Kıbrıs Sorunu', 'Ermeni Sorunu' adlı kitapları yayımlanmıştır.
İç Mimar Ülkü Oktay ile evli olan H. Emre Oktay'ın Nimet Zeynep Oktay adında bir kızı vardır. Halen İstanbul Fenerbahçe'de oturmaktadır.


AKİS MEDYA
TANITIM, REKLÂM, BASIM VE YAYINCILIK HİZMETLERİ LTD. ŞTİ.
Tel: 0 212 698 55 05

15 Haziran 2017 Perşembe

BİR MÜFTERİ "NİHAT GENÇ" E, ADNAN MENDERES VE DEMOKRAT PARTİ YALANLARI, İDDİA VE İFTİRALARI HAKKINDA CEVAPLAR:

1. Menderes’in evlilik dışı ilişkilerini onaylamıyor başka bir yorum da yapmıyorum. Metresine örtülü ödenekten ev aldığı YALAN. Örtülü Ödenek Davası Tutanakları yayımlandı. Böyle bir iddia yok.
2. Türkiye, BM’in kurucu üyesi idi. Asker gönderilmesini talep eden BM idi.
3. Marshall Planı antlaşması ile Türkiye’ye malzeme (uçak vs) gelmedi. Proje bazında para (hibe veya kredi) geldi. Bu tür kuyruklu yalanlar günümüzde yaygınlaşıyor, çünkü bu iddiaları üretenler Marshall Yardımı ne idi, ne değildi, bilmiyorlar.
4. 6 Eylül Olaylarını biz (Türkler) yaptık, Yunan Derin Devleti tertipledi.
5. Menderes, İsrailli ile buluşmuş, 50 yıl gizli kalmış. Ne konuşmuşlar ki?
6. Hangi demiryolları söküldü, hangi vatana ihanet antlaşması, hangi 54 cami?
7. Bence bilerek gerçekdışı iddialarda bulunanlar şerefsiz hainlerdir.

                                        Mehmet Arif Demirer    
           Ankara: 15 Haziran 2017

12 Haziran 2017 Pazartesi

İĞRENÇ YALAN, ADİ VE KÜSTAHÇA İFTİRALARA CEVAP: "MENDERES’in İHANETLERİ – I ve II," Mehmet Arif DEMİRER

MENDERES’in İHANETLERİ – I
Mehmet Arif DEMİRER
Geçenlerde bir yazımda, “Türkiye’de Menderes Sevgisi kadar Karşıtlığı var” diye yazmıştım. 2017 yılında karşıtlık ağır basıyor gibi. İnternette peş peşe gelen yazılarda Menders’in uçak fabrikalarını kapattığı, tarıma ihanet ettiği ve en son 7 Haziran tarihli, Ömer Fikret Kalaycıoğlu imzalı bir yazıda bakınız neler var:
“Uğur Dün­da­r’­ın ge­çen haf­ta “Halk Are­na­sı­”n­da­ki ko­nu­ğu CHP Ge­nel Baş­ka­nı Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu idi. Şöy­le de­di:
“Kay­se­ri­’de 1925’te uçak fab­ri­ka­sı kur­duk. Kay­se­ri­’den kal­kan ilk mil­li uça­ğı­mız An­ka­ra­’ya in­di. De­ni­zal­tı ya­pı­yor­duk. Son­ra Mars­hall Yar­dı­mı baş­la­dı; bi­ze şu­nu söy­le­di­ler, ‘ne ge­rek var uçak üre­ti­yor­su­nuz, ne ge­rek var ge­mi ya­pı­yor­su­nuz si­ze uçak ve­re­lim, si­ze ge­mi ve­re­lim.’ Uçak fab­ri­ka­la­rı­nı, ter­sa­ne­le­ri ka­pat­tık. Ulu­sal de­ğer­le­ri­mi­zi kö­rel­ten Mars­hall Yar­dım­la­rı­’dır.”
“Ha­ri­ka tes­pit…. Pe­ki… Siz şu tür­kü­yü bi­lir­si­niz: “Zey­tin­yağ­lı yi­ye­mem aman, bas­ma da fis­tan gi­ye­mem aman. Se­nin gi­bi ca­hi­le, ben efen­dim di­ye­mem aman…” Tür­kü­nün; Kı­lıç­da­roğ­lu­’nun de­dik­le­riy­le ya­kın­dan il­gi­si var; ama Mars­hall Yar­dı­mı me­se­le­si sa­de­ce uçak-ge­mi de­ğil­di. İşin Ma­ni­sa/So­ma­’da ke­si­len zey­tin ağaç­la­rıy­la da il­gi­si var­dı! Şöy­le…”
diye başlayan yazı, Menderes döneminde ABD baskısı ile ABD’nin elinde kalan mısırözü yağlarını Türkiye’ye dayattığı ve zeytin üretiminin çökertildiği iddiası var: “Binlerce yıldır insanımızı doyuran zeytinyağı türkü siparişleriyle vs. gözden düşürüldü…” Bütün bunlar Menderes’in on yılında (1950 – 1960) olmuş.
Aynı iddiayı Prof. Kemal Demirkol’da ileri sürmüş ve internette yaygınlaştırmıştı. Gerçekler ise çok farklı: Demirkol’a, 25.6.2012 tarihli ANAYURT yazımda şu bilgileri vermiştim:
“1950 – 1960 Dönemi Bitkisel Üretim ve Tüketim Göstergeleri şöyle: (Yıllık üretim göstergeleri en yakın bin tona yuvarlanmıştır Kaynak: DPT BBYKP kitabı sayfa 227 -234)
“1950 yılı – Kişi başına bitkisel yağ tüketimi: 3.3 kg (Nüfus 21 milyon)
“Zeytinyağı üretimi: 40 bin ton
“Bitkisel yağ üretimi: 29 bin ton (pamuk ve ayçiçeği yağları, mısırözü yağı önemsiz düzeyde)
“1960 yılı – Kişi başına bitkisel yağ tüketimi: 7.6 kg. Bunun içinde mısırözü yağı: 200 gr !’
“Zeytinyağı üretimi: 80 bin ton – ARTIŞ % 100 !
“Pamukyağı üretimi: 44 bin ton. Ayçiçeği yağı üretimi: 27 bin ton
“Diğer bitkisel yağlar: 13 bin ton (buna mısırözü yağı da dahil)
“1960 yılı bitkisel yağ ithalatı: 37 bin ton (soya ve pamuk yağı, mısırözü yağı yok !)
“1960 yılı toplam tüketim: 201 bin ton (Nüfus 28 milyon. On yıllık nüfus artışı 7 milyon)
“On yılda Zeytinyağı üretimi % 100 artmış. Pamuk, ayçiçeği yağı ve diğer bitkisel yağlar % 190 artmış. Bu 84 bin ton bitkisel yağ içinde haşhaş dahil diğer bitkisel yağlar 13 bin ton. Mısırözü yağı, bu 13 bin tonun yarısından az. Başka anlatımla zeytinyağı üretimi on yılda 40 bin ton artarak 80 bin tona çıkarken mısırözü yağı ise sadece 5 – 6 bin ton düzeyinde kalmış.”
Çökertildiği iddia edilen ve Marshall Planı ile ilişkilendirilen zeytinyağı üretimi, Menderes’in döneminde % 100 artmış. Aksini iddia edenler mahcup olurlar mı, özür dilerler mi? HAYIR !
Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu gerçekten uçak fabrikalarını Marshall Planı kapsamında kapattığımızı iddia ediyorsa, çok büyük bir yanlışı tekrarlıyor olmalı.
Yarın Menderes’in tarıma ihanetini ve kapattırdığı uçak fabrikalarını yazacağım.   
MENDERES’in İHANETLERİ II
Mehmet Arif DEMİRER
Dünkü yazımda Menderes döneminde zeytinciliğin nasıl çökertildiğine değinmiştim. Bugün yine son günlerde internette gezinen bir başka belgesel (!) iddiayı ele almak istiyorum: “Menderes’in Tarıma İhaneti”
O kadar kötü bir adammış ki, Menderes, 1955 yılından sonra ABD’den bir miktar buğday ve bir miktar da yağ ithal edebilmek için önüne gelen her şeyi imzalamış.
2006 yılında “Demokrat Parti’nin 60 ıncı (1946 – 2006) Kitapları” başlığı altında yayımladığım altı kitabın beşincisi “Demokrat Parti ve Tarım” idi. Bu kitapta DP iktidarının, tarım sektöründe tarihi bir dünya rekoru kırarak, 1950 yılının toplam bitkisel üretimini, 15.7 milyon tondan 1960 yılında 35 milyon tona çıkardığını belgelemiştim. Artış: % 123 !
En büyük artışlar; Buğday (3.9 milyon tondan 8.5 milyon tona) ve Şeker Pancarında (855 bin tondan 4.4 milyon tona) kaydedilmişti. Buğdaydaki on yıllık artış % 118 iken 1940 – 1950 döneminde artış eksi % 5 (eksi = azalış) ve 1960 – 1970 döneminde artış sadece % 18 idi.
Başka anlatımla temel yiyecek maddesi olan buğdayda 1940 – 1970 arasındaki onar yıllık dönemlerde, % 5 azalış, % 118 artış ve % 18 artış kaydedilmişti.
1945 – 1949 yıllarında topraksız köylüye 906 bin dekar toprak dağıtımı yapılmış iken, on yılda dağıtılan topraklar 16.8 milyon dekar olmuştu. Tarıma ihanet, dediğin böyle olur.
Zeytin üretimi de 265 bin tondan 427 bin tona yükselmişti, % 60. (Zeytinyağındaki artış 40 bin tondan 80 bin tona %100 olmuştu)
Peki ABD’den ithal edilen buğday neyin nesi idi, Menderes neden buğday ithal etmişti?
Türkiye 1954, 1955 ve 1956 yıllarında üç yıl art arda kuraklık yaşamış ve 1953 yılında 8 milyon ton buğday üretmiş (hatta bir miktar da ihraç etmiş) iken, 1954 yılında 4.9, 1955 yılında 6.9 ve 1956 yılında 6.4 milyon ton buğday ürünü alabilmişti. 1953 yılına kıyasla buğday ürününde üç yıllık toplam azalış, 5.8 milyon idi.
İşte bu kötü niyetli adam (27 Mayıs Devriminden sonra idam edilerek günahlarının bedeli ödeyecekti) 1955 yılından başlayarak ve TL ile borçlanarak, ABD’den birkaç yüz bin ton buğday ithal etmiş ve Türk vatandaşını 1949 yılında yaşadığı açlıktan kurtarmıştır.
MENDERES’in UÇAK FABRİKALARI ile ilgili İHANETİNİN AYRINTILARI
O kötü niyetli Menderes var ya, bakın ATATÜRK’ün başlattığı havacılık sanayii girişimlerini de nasıl baltalamış:
Kayseri Tayyare Fabrikası. Uçak üretimi 1942 yılında durdurulmuş, üretilmekte olan Miles Magister eğitim uçağının üretimi Ankara’da Türk Hava Kurumunun (THK) Etimesut fabrikasına kaydırılmıştı. Ama asıl günahkar tabii ki, Menderes idi.
Nuri Demirağ’ın üretimini durduran da THK idi. Üretim 1944 yılında durmuş ama yine de sorumlu 1950’den sonra Marshall Yardımı dayatmalarına boyun eğen Menderes idi.
Son olarak; THK’nun, vatandaşların savunma amaçlı savaş uçağı alınsın diye verdikleri Bağış Paraları ile  kurduğu uçak ve uçak motoru fabrikalarının perişan (müflis) durumunu üç raporla belgeleyen Başbakanlık Umumi Murakabe Heyeti ve Kurumun kendi Teftiş Heyeti, raporlarını Menderes iktidara gelmeden iki yıl önce CHP Hükümeti’ne sunmuşlar ve her iki fabrikanın da MKEK’ye devir edilmesini önermişlerdi. Devir işlemleri 1952 yılında gerçekleştiğine göre bu fabrikaları da kapattıran yine o kötü niyetli Menderes olmalı ?
Görüldüğü gibi Türk milletini açlıktan kurtaran, ATATÜRK’ün şeker hedefine yaklaştıran Menderes, uçak fabrikalarını da kapattırmak suretiyle günahlarına yenilerini eklemiştir.