20 Eylül 2016 Salı

DP GENEL MERKEZİ: "ŞEHİT BAŞVEKİLİMİZ ADNAN MENDERES, ÖLÜMÜNÜN 55. YILINDA ANIT MEZARINDA ANILDI"

ŞEHİT BAŞVEKİLİMİZ ADNAN MENDERES, ÖLÜMÜNÜN 55. YILINDA ANITMEZARINDA ANILDI
18 Eylül 2016 Pazar: “Demokrat Parti olarak talebimiz, 15 Temmuz darbecilerinin Yassıada'da yargılanmasıdır”
(DP Basın Merkezi – 17 Eylül 2016) 27 Mayıs Darbesi'nin ardından Yassıada yargılamaları sonrası idam edilen Başvekilimiz Adnan Menderes, Dışişleri Bakanımız Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanımız Hasan Polatkan, ölümlerinin 55. yılında İstanbul’daki Anıt mezarda anıldı.
İstanbul İl Teşkilatı tarafından düzenlenen ve çeşitli il ve ilçe başkanlarımız ile partililerimizin katıldığı törende Genel Başkanımız Gültekin Uysal, “Şehitlerimizin idam edilişinin, Yassıada'da hukuksuz yargılamayla vicdanlarımızın kanadığı günden bugüne her yıl acılarımızı tazeliyoruz. Darbelerin bu büyük millete tarihi yürüyüşünü kesintiye uğratmak adına yaptığını, bu ülkenin birliğini, beraberliğini hedef alanların önce demokrasimizi hedef aldığını da biliyoruz” diye konuştu.
“Demokrat Parti olarak talebimiz,
15 Temmuz darbecilerinin Yassıada'da yargılanmasıdır”
Halkımızın 15 Temmuz'da kahramanca bir direniş göstererek demokrasiye sahip çıktığını belirten Uysal, şunları kaydetti:
“27 Mayıs'ta bedel ödemeyi göze almış olabilseydik ne 12 Eylüller, ne 30 Martlar, ne 28 Şubatlar ne de 15 Temmuzlar yaşanırdı. 27 Mayıs'ta açılmış olan bu parantezi gönlümüze nakşettiğimiz Yassıada'yı hukuksuz yargılamaların yapıldığı bir yer olmaktan çıkartarak, tarihin ön verdiği bir yer haline dönüştürebilmemiz için kamuoyu önünde Demokrat Parti olarak talebimiz, 15 Temmuz darbecilerinin Yassıada'da yargılanmasıdır.”
Genel Başkanımız Gültekin Uysal, Şehit Başvekilimiz Adnan Menderes’in idamının 55. Yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı
16 Eylül 2016 Cuma; “15 Temmuz gecesi milletimiz demokrasiye sahip çıkarak Menderes oldu, Polatkan oldu, Zorlu oldu”
“Başta milleti için bedel ödemeyi göze alarak hizmet eden, sonrasında da şehadete yürüyen başvekilimiz Ali Adnan Menderes’i, kıymetli bakanları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu, 15 Temmuz gecesi meydanlarda ve görevinin başında şehadete yürüyen kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor, ülkemizin bu gibi hain girişimlerden, saldırı ve tertiplerden muhafaza olması için Yüce Allah’a niyaz ediyoruz” (DP Basın Merkezi - 16 Eylül 2016)
GENEL BAŞKANIMIZ GÜLTEKİN UYSAL, ŞEHİT BAŞVEKİLİMİZ ADNAN MENDERES’İN VE BAKANLARIMIZ HASAN POLATKAN İLE FATİN RÜŞTÜ ZORLU’NUN İDAMLARININ 55. YILDÖNÜMÜ DOLAYISIYLA BİR MESAJ YAYINLADI.
Uysal, yayınladığı mesajda 27 Mayıs’ta milletin damarlarına zerk edilen ihanet zehrinin 15 Temmuz gecesi bir kez daha vücut bulduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti:
“27 Mayıs, bölgesel büyük bir kırılmadır”
1946 yılında tek sesliliğe, tek tipçiliğe ve teke karşı çoğulculuk anlayışıyla ortaya koyduğu demokrasi bilincinde vücut bulan Demokrat Parti, 1950 yılında milletin tevdi ettiği görevi 10 yıl sonra bir gasp sonucu kaybetmiştir.
Millet adına daha iyiyi hayal ederek işleyen Demokrat Parti iktidarı; hayalini kurduğu gelişmiş, üreten ve büyüyen Türkiye için verimli bir on yıl geçirmiştir.
Ne yazıktır ki; Demokrat Parti’nin sahip olduğu “Büyük Türkiye” ideali, 1960 yılında uluslararası bir teşebbüs olduğu aşikar bir darbe ile sekteye uğramıştır.
“27 Mayıs Darbesi yalnızca Demokrat Parti’ye karşı değil; ezcümle Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı gerçekleşmiştir”
27 Mayıs Darbesi yalnızca dönemin hükümetine, Demokrat Parti’ye karşı değil; evvela Demokrat Parti nezdinde temsil edilen insanımıza, Türk Milleti’nin refah ve huzuruna, Türkiye’nin bölgesel ve küresel kazanımlarına, ezcümle Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin kısa vadede yakaladığı sosyal ve iktisadi gelişimin içeride ve dışarıda verdiği rahatsızlık, yuları dışarıda olan bir eşkıya hareketi ile karşılık bulmuştur.
“Demokratlara idam cezası veren darbeciler, Türk Milleti’ne olan öfke ve kinlerini 3 fani bedenden çıkarmışlardır”
27 Mayıs’ta milletten öç almak isteyen malum “eşkıya hareketi”, iktidarı ele geçirmekle kalmamış, milletin iradesinin tezahürü başvekilimiz Menderes ve iki bakanının da canına kastetmişlerdir. Birtakım kurmaca mahkeme ve delillerle, sözde yargıladıkları Demokratlara idam cezası veren darbeciler, emir aldıkları bu cezaları infaz edene kadar Yaslıada’da Demokratlara türlü işkenceler etmişler, Türkiye’ye, Türk Milleti’ne olan öfke ve kinlerini 3 fani bedenden çıkarmaya çalışmışladır.
1961 yılının Eylül ayında birer gün arayla kefenlerini giyen Demokratlar, şehadete yürürken dahi “millet” demiş, darbeci hainlerin maksadını bilmesine karşın millet için dua ederek ilmeği boyunlarına geçirmişlerdir.
“27 Mayıs’ta toplumun damarlarına zerk edilen ihanet zehri, son olarak 15 Temmuz’da kendini göstermiştir”
Darbeler döneminin geçtiğini düşündüğümüz bir dönemde en acı şekilde tecrübe ettiğimiz 15 Temmuz ihanet hareketi, darbelerin zihinlerde yaşamaya devam ettiğini bizlere kanıtlamıştır.
Ülkemizde "kara" diye andığımız mayıslardan, eylüllerden, şubatlardan sonra temmuzlar da bundan böyle kapkara olarak anılmaya başlanacaktır.
1960'ta tohumu atılmış olan ihanet, maalesef kendi içimizde, en yakınlarımızda filizlenmiş zehirli bir sarmaşık gibi birçok kurumumuzu, insanımızı zehirlemiştir.
Bu zehrin müsebbibi, anası, atası 27 Mayıs’tır. 27 Mayıs’ta toplumun damarlarına zerk edilen bu zehir, zaman zaman nöbetler halinde nüksetmiş, son olarak da 15 Temmuz’da kendini göstermiştir.
“Rahmetli Başvekilimizin ruhu 55 sene sonra huzura kavuşmuştur”
55 sene evvel, bir gün arayla üç yiğidini ebediyete uğurlayan Türk Demokrasisi, 55 sene sonra, 15 Temmuz gecesi yüzlerce yiğidini ebediyete uğurladı.
Yarım asır sonra yüzlercemiz Menderes oldu, Polatkan oldu, Zorlu oldu…
“17 Eylül gecesi Menderes'in idamı ile kabus gören yüce milletimiz 15 Temmuz gecesi kabustan ilelebet uyanmış, Menderes'in “Büyük Türkiye” hülyasına devam kararı almıştır”
Muhakkak ki bu mücadelede var olan her bir kahraman Rahmetli başvekilimizin, Menderes’in, Polatkan’ın, Zorlu’nun ruhlarını huzura kavuşturmuşlardır. Ve yine muhakkak ki Eylül Şehitleri, 15 Temmuz şehitlerini arş-ı alada minnetle karşılamıştır.
Menderes bir "Büyük Türkiye" hayal etmiştir. 17 Eylül gecesi Menderes'in idamı ile kabus gören bu yüce millet 15 Temmuz gecesi kabustan ilelebet uyanmış, Menderes'in hülyasına devam kararı almıştır.
“Demokrasi inancımızdır, harcımızdır”
Türk Milleti için, “büyük Türkiye” ideali için yarım asrı aşkındır inandığımız demokrasi, 15 Temmuz’da da ispat olduğu üzere aynı zamanda harcımızdır. Bu yüce milleti bir arada tutan, kaynaştıran, tanklara, silahlara göğsünü siper etmesine vesile olan şey, demokrasi harcıdır. Bu açıdan güçlü bir demokrasi; güçlü bir bağ, güçlü bir birliktelik, güçlü bir beraberlik ve huzur demektir.
“Hedefimiz demokrasidir, milli birliğimizdir”
Türkiye karşıtı her teşebbüs evvela demokratik değerlerimize el uzatarak bu milletin kaynaşmasına mani olmak istemiştir. 27 Mayıs’ta olduğu gibi 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta ve 15 Temmuz’da da hedef demokrasidir, hedef birlik ve beraberliğimizdir.
Türk Milleti’nin “bir” olduğu vakit nelere kadir olduğu 15 Temmuz akşamı alemi cihana gösterilmiştir. Şüphesiz ki birlikteliğimize kast etmek isteyecekler önce demokrasinin ayarları ile oynamak isteyeceklerdir. İşte bu nedenledir ki demokrasiyi güçlendirmek boynumuzun borcudur. Demokrasiyi güçlendirmek 55 yıl arayla demokrasi için şehadete yürüyen kahramanlarımıza namus borcumuzdur.
27 Mayıs'tan 15 Temmuz'a milletimiz en yüce değerinin demokrasi olduğunun idrakine varmıştır. Demokrasi için atılacak her adım, adalet için atılacak her adım şehitlerimiz için birer duadır. Demokrasimizin gücü demokrasi şehitlerimizi onurlandıracak, demokratlarla Türkiye nurlanacaktır.
Bu dünyada en değerli şey insan canıdır. Bunu muhafaza edecek, teminat altına alacak olansa demokrasidir, adalettir.
“Darbeler korkakların, demokrasi ise cesurların seçimidir”
Darbeler korkakların, silahların arkasında, kötüye kullanılan yetkilerin gölgesinde giriştikleri ihanetin adıdır. Darbeler korkakların, demokrasi ise cesurların seçimidir.
27 Mayıs’tan 15 Temmuz’a her darbe teşebbüsü korkak bir şebekenin, dahili bedhahlarla yürüttüğü eylemin adıdır. Türkiye’ye karşı, İslam’a karşı, Türk Milleti’nin ilerleyişine karşı asırlardır vatan haini bulmakta zorlanmaya uluslararası şebekeler tüm darbelerin müsebbibidir.
“Demokrasi ihracı” yalanıyla kimi zaman ülkelere bombalar kimi zaman hainler gönderilmiştir.
27 Mayıs'tan bu yana demokrasiyi "kriter" gösteren "batı" demokrasi düşmanları ile iş tutmuştur. Batı’nın gayesi, verdikleri kadar demokrasi; hülyası, yuları ellerinde otokrasidir. Batı için geçmişte “bizim çocuklar” olan darbeciler kimi zaman “barış elçisi” kimi zaman “dini lider” olarak görülmüştür.
“Demokratlar her daim bedel ödemeye hazırdır”

1960’tan 28 Şubat’a hiç çekinmeden milleti için bedel ödeyen demokratlar, 15 Temmuz gecesi de milli iradenin asıl sahibi oldukları bilinci ile sokaklara çıkmıştır. 17 Eylül’de şehadet şerbeti içen merhum başvekilimizin mücadelesi, 15 Temmuz’da topyekûn millette vücut bulmuştur.
27 Mayıs’tan bugüne gücün yegane kaynağının millet olduğu tasdik olunmuştur.
Bugünden itibaren tüm unsurları ile darbeye karşı duran milletimiz, demokrasiye sahip çıkmaya devam etmelidir. Demokrasi herkes için tesis oldukça hiçbir güruh darbeye teşebbüs edecek güç ve imkanı bulamayacaktır.
Tüm bu duygu ve düşüncelerle başta milleti için bedel ödemeyi göze alarak hizmet eden, sonrasında da şehadete yürüyen başvekilimiz Ali Adnan Menderes’i, kıymetli bakanları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu, 15 Temmuz gecesi meydanlarda ve görevinin başında şehadete yürüyen kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor, ülkemizin bu gibi hain girişimlerden, saldırı ve tertiplerden muhafaza olması için Yüce Allah’a niyaz ediyoruz.
Milletimizin sokaklarda değil, sandıklarda demokrasi nöbeti tuttuğu günler dileğiyle…
Kaynak ( DP )

22 Ağustos 2016 Pazartesi

Başbakan Yıldırım, "Merhum Celal Bayar'ı vefatının yıl dönümünde rahmetle anıyorum" dedi. (22 Ağustos 2016 - Pazartesi)

Başbakan Yıldırım, Celal Bayar’ı Ölüm Yıldönümünde Andı
Başbakan Yıldırım, "Merhum Celal Bayar'ı vefatının yıl dönümünde rahmetle anıyorum" dedi.
Başbakan Yıldırım, "Merhum Celal Bayar'ı vefatının yıl dönümünde rahmetle anıyorum" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın ölüm yıldönümü vesilesiyle mesaj yayımladı. Yıldırım, Celal Bayar'ı "Türkiye'nin daha demokratik, daha modern bir yapıya kavuşması yolunda üstlendiği sorumluluklarla hatırlanacak önemli bir devlet adamı" ifadeleriyle anarken, paylaştığı mesajda, şunları kaydetti:
"İstiklal mücadelesinde "Galip Hoca" kimliğiyle üstün bir gayret gösteren Celal Bayar, Cumhurbaşkanlığı döneminde de Türkiye'nin dünyayla bütünleşmesine, değişim ve dönüşümüne yönelik hizmetlerde bulunmuştur.
Ülkemizin çok partili demokratik hayata geçişi esnasında üstlendiği sorumlulukla yakın tarihimize damgasını vurmuştur.
Milletimiz O'nu, çalışkanlığı, azmi, güçlü iradesi ve demokrasiye olan inancı ile hatırlamakta ve daima saygıyla yâd etmektedir.
Merhum Celal Bayar'ı vefatının yıl dönümünde rahmetle anıyorum."

15 Haziran 2016 Çarşamba

DÖRTLÜ TAKRİRİN YIL DÖNÜMÜ (12 Haziran 1945) AÇIKLAMAMIZ.. Samet OCAKOĞLU; DEMOKRATLAR GURUBU DERNEĞİ Yönetim Kurulu Başkanı

DÖRTLÜ TAKRİRİN YIL DÖNÜMÜ AÇIKLAMAMIZ..
DEMOKRATLAR GURUBU DERNEĞİ
12 Haziran, önergeye imza atan Milletvekillerinin sayısı ile anılan ve siyasi tarihimizde ilk defa TBMM iradesi ile antidemokratik yasaların değiştirilmesini, Demokratikleşmenin ve Milletvekili Murakabesinin tam anlamıyla sağlanmasını (Yasama Denetimi) talep eden 7-12 Haziran 1945 tarihlerinde yaşanmış,
ileri görüşlü ve onurlu siyasi refleksin yıl dönümüdür.
Bir zamanlar, tek partili parlamenter rejim ile idare edilmekte olan Türkiye’de yerleşmiş statükocu Devlet anlayışının birey karşısındaki güçlü ve otoriter Devlet yapısını tüm varlığı ile savunduğu bir dönemde, partili milletvekileri Celal Bayar, Adnan Menderes,Refik Koraltan ve Prof. Fuat Köprülü o günün siyasi anlayışı için çok ileri bir aşama olan ‘’DEMOKRATİKLEŞME’’ taleplerini 7 Haziran 1945’te Meclis Gruplarının gündemine taşıdılar.
Tek parti yönetiminin içeriğine karşı çok sert tavır aldığı bu demokratikleşme önergesini geri çektirmek ve önergede imzası olan milletvekillerini demokratikleşme taleplerinden vazgeçirmek için yoğun baskılar uygulansa da, demokratikleşme önergesini hazırlayan Celal Bayar ve arkadaşları taleplerinden dönmedi ve antidemokratik ortamdan arınma talep eden bu önerge tüm engelleme girişimlerine rağmen 12 Haziran 1945’de CHP TBMM Grubu gündemine alındı.
Talebi gündeme taşıyanlara karşı ağır davranışların sergilendiği ve üzerinde çok sert tartışmaların yaşandığı saatler süren bu grup toplantısı nihayetinde,
CHP Meclis Grubu Başkanı doğrudan Celal Bayar’a hitap ederek ‘’ Takriri geri çekmesini’’ istemişse de, önerge sahibi milletvekilleri taleplerinde direndiler ve demokratikleşme talep eden bu önerge CHP Meclis Gurubunda oya sunuldu.
Ve sonuçta tek parti gurubunda yerinde bulunmayan demokratikleşme talebi red edildi.
CHP Genel Başkanlığı, TBMM Gurup Başkanlığı, bu cesur,haklı ve ileri görüşlü demokratikleşme önergesinin gündeme taşınmasını içine sindirmedi ve Milletvekilleri Adnan Menderes’i, Refik Koraltan’ı ve Prof.Dr Fuat Köprülü’yü partilerinden ihraç etti.
Celal Bayar’a ise dokunamadılar ise de, Bayar arkadaşlarına yapılan muameleye rıza göstermedi ve bir zamanlar Başbakan ve Genel Başkan Vekili olarak bulunduğu CHP’den ve Milletvekilliğinden istifa etti.
4’lü takrir, Cumhuriyetin dinamizmi içerisinde hazırlanmış milli mücadele’nin onurunu kaslarında taşıyan ülke vatandaşlarına demokratik ortamı layık gören ve demokrasi tarihimizde konusu ile bir milat olan vatanperver bir hukuk talebidir.
4’ lü takriri hazırlayan ve savunanlar hiçte hak etmedikleri muamelelerle baş başa kalsalar da, sıkıntıları mllletin kararlılığı ile rahmete dönüştü ve çileleri çok partili hayatın ve demokratik rejimimizin kapısını araladı.
Haziran 1945' te bireyi ön plana çıkaran bir demokratikleşme gereksiniminin olmadığını ifade etmenin veya bu demokratikleşme süreci için daha erken demenin haklılığını o gün de, bu gün de savunmak mümkün değildir.
Demokratikleşme talebi haklı ve doğru idi ama 4’lü takriri hazırlayanların büyük yürüyüşü üzerinde darağaçları kuruldu.
Bu girişimin de bedeli çok ağır ödendi ama sonuçta Türkiye kazandı
12 Haziran 1945’in yıl dönümünde onurlu ve kararlı bu büyük mücadeleyi yapmış olanları saygı ve rahmet ile anıyoruz.
Samet OCAKOĞLU
DEMOKRATLAR GURUBU DERNEĞİ
Yönetim Kurulu Başkanı